Yazıyı Özge Nur Dilber’in sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…
Bilenler bilir, ben bilgisayarı, interneti ve sosyal ağları profesyonel bilişimciler gibi kullanır ve yönetirim. Biraz da yazılım eğitimi almışlığım vardır. Bu yüzden her türlü bilgisayar programını, yani güncel adıyla uygulamaları kullanabilirim. Bilgisayarı, interneti ve programları kurcalamaktan korkmam. Çünkü bazı şeylerde korkarsanız ve kurcalamazsanız kendinizi geliştiremezsiniz. Ben hayatta her şeyi kurcalayarak, önce bozup sonra yaparak öğrenmişimdir.
Yazıya neden böyle başladığımı ve ne diyeceğimi merak ettiniz, değil mi? Hemen anlatıyorum.
Öncelikle, bizim internet diye tanımladığımız şeyi herkesin anlayabileceği bir dilde anlatmak istiyorum. Basit ve kısaca tanımlamak gerekirse, internet dediğimiz şey, birbirine bağlı bilgisayarların oluşturduğu bir ağdır. Bu ağdan bir bilgisayarı çıkarmak istiyorsanız, ya o bilgisayarı kapatacaksınız ya da fiziksel olarak fişini çekeceksiniz. Aksi halde, hiçbir şekilde bilgisayarı internet adı verilen ağdan çıkaramazsınız. Bunda bir anlaşalım.
Kaldı ki günümüzde bir bilgisayarı devreden çıkarsanız bile, büyük şirketlerin verileri devamlı yedeklendiği için pek de bir kayıp olmayacaktır. İnternet sistemi kabaca bu şekildedir. Şunu eklemek istiyorum: Bulunduğumuz çağda bu ağa sadece bilgisayarlar değil, aklınıza gelebilecek her türlü cihaz bağlanmaktadır.
Durum böyleyken, anlamış olduğunuz gibi, internette kolay kolay hiçbir bilgisayar kapanmaz, özellikle silinmiyorsa hiçbir veri ve bilgi de kaybolmaz. Şimdi düşünün, karşınızda böyle bir sistem var. İnternette “O site yasak, kapattım,” “Bu site yasak, kapattım,” diyebilir misiniz? Diyelim ki dediniz ve insanların yeri geldiği zaman çalıştığı, yeri geldiği zaman eğlendiği, yeri geldiği zaman birbiriyle iletişim kurabildiği bir siteyi kapattınız ya da yasakladınız. Bu ülkeden giremezsiniz derseniz, olur mu?
Bu dediğiniz şey, insanları evin içine hapsedip, kapıyı pencereyi kapatıp, “Siz hiçbir şey görmeyin, duymayın, iş yapmayın, oturun oturduğunuz yerde,” demeye benzer. Ne derseniz deyin, bir süre sonra insanlar sıkılıp mutlaka kapıyı ya da camları açar. İşte internet yasaklarını bu şekilde anlatabiliriz. Ama daha önemli bir şey var. Biz bunları 10 ya da 15 yıl önce yaşamıştık. Bir faydasını gördük mü? Bence hayır. Hatta tam tersi, zararlarını gördük ve yaşadık. İnternetin eğitici kısmını o zamanlar yasaklar yüzünden kullanamadık. Şimdi yine gündemde internet yasakları ve engellemeleri var.
Bakın, burada her şeyi kendisi öğrenmiş, kendini interneti kullanarak geliştirmiş ve hala geliştirmeye çalışan, engellenen bir birey olarak konuşuyorum. Elbette internette suç işleniyorsa cezası olacak. Ancak bu yasaklama veya engelleme olmamalı. Çünkü siz yasaklarla ve engellerle suçu işleyene değil, suçu olmayanlara ceza veriyorsunuz. Yani engellediğiniz siteden kurabiye satan Ayşe’nin ne suçu var? Hasta yatağında birazcık eğlenmek, arkadaşlarıyla sohbet etmek isteyen Ahmet’in ne suçu var? Ya da engeli dolayısıyla evden pek çıkamayan, arkadaşlarıyla o siteden bağlantı kuran ve kendini geliştirmek isteyen insanların ne suçu var?
12 yıl önce de yazmıştım, şimdi de aynı şeyi yazıyorum. Bizim internete, sosyal medyaya ve sitelere erişim engeli koyacağımıza, insanların internet denilen bilgi havuzuna daha rahat ulaşmalarını sağlamak için ne yapmalıyız diye düşünmemiz gerek. Farkında mısınız bilmiyorum, dünyanın en pahalı ve bence en saçma internetini kullanıyoruz. 4.5G dünyada yok, hatta bilgisayar dünyasında da yok. 4.0G vardır ya da 5.0G. Yani 4.5G diye bir tanımlama hızı olmaz. Sonra internete erişim için kullandığımız bilgisayar, tablet ve telefon gibi cihazlar çok pahalı.
Bizim esas bunları konuşmamız lazımken, yine başladık erişim yasaklamaya ve erişim yasaklarını konuşmaya. Peki bir başka soru daha: Yaklaşık 12 yıl önce bu yasaklar gündemdeydi. Peki siz insanları internet konusunda bilinçlendirmek için ne yaptınız? En basiti, okullara internet okuryazarlığı gibi bir eğitim koydunuz mu? Bu eğitimde neler yapılıyor, takipte misiniz?
Bakın, eğitimli insan bilinçli olur. İnternette olsun, normal hayatta olsun, kolay kolay kimseye kanmaz ve kendini korumayı bilir. Bizim “Yok yasakmış, yok erişim engeliymiş,” değil, esas bu dediklerimi konuşmamız gerek. Eğitimli, bilinçli ve her konuda özgür düşünebilen bireyler yetiştirmemiz gerek. Eğer bunu yapabilirsek, inanın bana daha güzel bir ülkede, daha mutlu insanlarla yaşayabiliriz.
Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren : Özge Nur Dilber – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…
Bir yanıt bırakın