Yazıyı Meryem Coşkunca’nın sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…
İş ararken mülakata girdiğinizde insan kaynaklarının size yönelttiği klasik bir soru vardır: “5 ya da 10 yıl sonra kendinizi nerede ve hangi mevkide görmek istiyorsunuz?” Bu sorunun amacı, bence, insanın hırsını ve hayallerini ölçmek içindir. Eğer siz isteksiz bir şekilde “Verdiğiniz konumda kalırım.” derseniz, bu sizin hayallerinizin ve hırsınızın olmadığını, yaptığınız işi herhangi bir insanın yapabileceğini gösterir. Eğer bu soruya “Özel işler yapacağım, şu konuma geleceğim.” derseniz, bu sizin hırslı bir insan olduğunuzu ve yaptığınız her işe özel bir şeyler katıp iş yerine faydalı olacağınızı gösterir.
Şimdi bazı arkadaşlar gülümseyerek “Hayırdır, niye böyle başladın? İş mi arıyorsun?” diyecekler. Aslında ben iş arayışından hiç vazgeçmem. Yeni işlerde kendimi hep geliştirmeye çalışırım. Mesela bu soru bana sorulsa, “5 ya da 10 yıl sonra kendimi ulusal yayın yapan bir gazetede yazar ve yönetici, aynı zamanda 3. kitabını çıkarmış, 4. kitabını hazırlayan ve kitaplarının konuları filmlere, dizilere konu olmuş bir yazar olarak görüyorum.” diye cevaplardım.
Vay be, adama bak, hedeflediği ve kendini gördüğü yerler ne kadar büyük. Ama “Bunları yapamaz.” demeyin. Yapacağım ve yıllar sonra bu yazıyı arşivden çıkartıp tekrar yayınlayacağım. “Gördünüz mü, başardım.” diyeceğim. Peki, aynı soruyu ben size sorsam nasıl cevap verirsiniz? Bazılarınız gülümsüyorsunuz ve “Biz senin kadar deli değiliz.” diyorsunuz, biliyorum. Bazılarınız da “Aman Onur, memleketin halini görüyorsun, bu kadar sıkıntı yaşarken biz nasıl bir şeyler yapalım?” diyor.
Aslında bunları fark edip yazmamın nedeni, önceki gün ismi “Sır: Hayal Etmekten Korkma” olan bir film izledim. Filmde olumlu düşünmeyi seven bir mucit profesör ile olumlu düşünmekten korkan, 3 çocuğu olan bir kadın vardı. Profesör, başına ne gelirse gelsin, karşısına ne kadar zorluk çıkarsa çıksın, hep olumlu düşünüyordu. Her şeyin üstesinden geliyordu. Kadının ise olumsuzluklar peşini bırakmıyordu, çünkü olumlu şeyleri bile düşünerek olumsuzluğa çeviriyordu.
Bu ikisi karşılaştılar. Kadının çocukları, profesöre “Sen niye bu kadar olumlu düşünüyorsun ve başına niye hep olumlu şeyler geliyor?” dediler. Profesör gülümsedi. Buzdolabının üzerinden bir magnet aldı. Çocuklara sordu: “Bu elimdeki ne?” Çocuklar hemen “Üstünde bisiklet resmi olan bir magnet.” dediler. Profesör, “Doğru ama onu sormamıştım.” deyip magnetin arkasını çevirdi. Mıknatısı göstererek masanın üstündeki küçük iğneye yaklaştırdı. Tabii mıknatıs iğneyi kendine çekti.
Sonra çocuklara, “Bakın, bizim düşüncelerimiz bu mıknatıs gibidir. Enerji yayar ve olumlu ya da olumsuz şeyleri çeker. Siz ne kadar olumlu düşünürseniz, o kadar olumlu şeyi çekersiniz. Olumsuz düşünürseniz de olumsuzluğu çekersiniz. Aslında benim yapmaya çalıştığım da bu.” dedi. Bu konuşma bitti. Kaldığı oteldeki resepsiyon görevlisi kız, avukatlık sınavlarına hazırlanıyordu. Profesör, onu kitaplarla çalışırken gördü. Avukat olmak istediğini öğrendi ve kıza “Sen kendini avukat olmuş şekilde düşünebiliyor musun?” diye sordu. Kız gülümsedi, gözlerini kapattı. “Evet, düşünebiliyorum.” dedi. Profesör gülümsedi. “Düşünmekten vazgeçme.” dedi.
Burada filmi kesiyorum, merak eden izlesin. Filmde anlatılan ne kadar doğru bir şey! Hepimiz olumsuz ve karamsar düşünceye o kadar yatkınız ki hep olumsuzlukları çağırıyoruz. Olumlu bir şey olunca şüpheleniyoruz. Atasözümüz bile var: “Çok gülme, ağlarsın.” diye. Aslında gülmekten bile korkan bir toplumuz. Bu da bizim en büyük hatamız.
Olumsuz düşünce olayından da en çok etkilenen kesim, engellenen insanlardır. Çünkü etrafındaki insanların çoğu olumsuzdur. “Sen yapamazsın.” derler, “Sen beceremezsin.” derler. Bir süre sonra da engellenen kişi olumsuz düşüncelere kapılıp yapabileceği işleri bile yapamaz hale gelir. Bunun engelli bir bireye yaklaşırken “Sen bunu yapabilirsin, sen başarabilirsin.” demelisiniz. Hatta onun o işi yaptığını ve başarılı olduğunu hayal etmesini sağlayabilirsiniz. İnanın, olumlu düşüncelerle başlanan bir işe hiçbir engel dayanmaz…
Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Meryem Coşkunca – Bolçi’nin katkılarıyla. Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…
Bir yanıt bırakın