SİZİN İPLERİNİZ VAR MI ?

Onur Ustaoğlu Konuşan yazı
Onur Ustaoğlu Konuşan yazılar

Yazıyı Meryem Coşkunca’nın sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…

Adamın biri hayvanat bahçesini gezmeye gitti. Fillerin olduğu bölüme geldiğinde ilginç bir manzara ile karşılaştı: Fillerin hiç biri ne kafesteydi ve ne de onları sabit bir yere bağlayan zincirleri vardı.

Zincirsiz oldukları halde, onları o dar alandan kaçmaktan alıkoyan tek bir şey vardı; ilginç ama dikkat; O güçlü filleri kaçmaktan alıkoyan tek bağ; filin bacaklarından birine bağlı hiç de çok güçlü olmayan bir “ip” parçasıydı.

Adam fillere bakarken, fillerin neden güçlerini sadece ipi kırmak ve kamptan kaçmak için kullanmadıkları konusunda tamamen kafası karışmıştı. Oysa filler bunu kolayca yapabilirlerdi ama onların bunu hiç denemediklerini gördü.

Meraklı misafirimiz bu sorunun cevabını öğrenmek için oradaki bir fil eğitmenine, fillerin neden orada öylece durduklarını ve neden hiç kaçmaya çalışmadıklarını sordu.

Fil eğitmeni şöyle cevap verdi:

“Onlar çok küçükken onları bağlamak için aynı boyda ve aynı güçte ip kullanırız. O ip o yaşta onları tutmak ve korumak için yeterlidir. Büyüdükçe, ayrılamayacaklarına inanmaya şartlanırlar. Bu şartlanmanın sonucu olarak aynı ipin kendilerini hâlâ tutabileceğine inanıyorlar, bu yüzden asla kurtulmaya çalışmıyorlar.

Fillerin bahçeden kaçmamalarının tek nedeni, zamanla bunun mümkün olmadığı inancını benimsemeleriydi.

Az önce internette dolaşırken karşıma birden bu güzel ve düşündürücü öykü çıktı ve yazıya bu güzel öykü ile başlamak istedim. Umarım beğenirsiniz. Öyküyü okuyunca aslında incelediğinizde hepimizin ayağında küçükken bizi korusun diye takılmış ama büyüdüğümüzde rahatlıkla koparabileceğimiz ipler var ve biz korkutulduğumuz için bu iplerden kurtulmaya bile çalışmıyoruz.

Mesela küçükken büyüklerimizden duymuşuzdur ‘Sen bunu yapamazsın, şunu yapacaksın; sen evleneceksin, anne ya da baba olacaksın, çocuklarına bakacaksın’ derler ya da tam tersi ‘Sen doktor, mühendis olacaksın; başka bir şey yapamazsın’ derler. İyi de benim yeteneklerim farklıysa, bir ressam, bir müzisyen, bir şair, bir yazar olma yeteneğine sahipsem neden mühendis olayım, özgür bir ruha sahipsem neden evleneyim? Neden benim ayağıma ve beynime ilerde bana engel olabilecek ipler bağlıyorsunuz, kodlar yerleştiriyorsunuz?

Komşunun oğlu Ali şunu yapmış, ‘Sende yap.’ Komşunun kızı Zeynep böyle giyinmiş, ‘Sende öyle giyin; şöyle otur, şöyle kalk…’ Bir bırakın, komşular ne yaparlarsa yapsınlar; ben onların yaptığını yapmak, giydiklerini giymek, yani onlar gibi olmak zorunda değilim. Dünyada başarılı insanlara bir bakın. Hepsinin ortak yönü, farklı şeyler düşünüp yapmaları ve kendilerini bağlayan, engelleyen o iplerden kurtulmalarıdır. Bence bizim toplumumuzun en büyük hatası, tüm insanları tek tip fabrikadan çıkmış gibi yetiştirme çabasıdır.

Bu anlatmaya çalıştığım ipler ve kodlar standart bir insan için önemlidir. Ancak engellenen insanlar için 3-4 kat daha önemlidir. Çünkü engellenen bireyler küçükken ailesinden ya da yakınlarından ‘şunu yapamazsın, bunu yapamazsın, o yapıyor sen niye yapamıyorsun?’ sözlerini çokça duyarlar. Tabii bunları duyarak yetişen bir engellenen, kendine güveni olmayan, farklılıklarını kötü bir şey sanan insanlardan kaçan, hiçbir şeyi kendisi yapamayan bir birey haline dönüşür. İşte bu da en kötüsüdür.

Bakın sevgili aileler, ne olur çocuklarınıza anlatmaya çalıştığım gibi yaklaşmayın. ‘Sen şunu yapamazsın’ demeyin. Yani çocuğunuza korumak adına ipler bağlamayın, beynine yanlış kodlar yazmayın. Unutmayın, dünyada aşılması en zor engeller, beynimizin içindeki yanlış kodlanmış engellerdir. Dünya bizi ne kadar tutmaya çalışsa da  her zaman başarmak istediğimiz şeyin mümkün olduğu inancıyla devam etmeliyiz. Başarılı olabileceğine inanmak, onu gerçekten başarmanın en önemli adımıdır.

Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Meryem Coşkunca – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*