NEDEN HALA GÜNCEL ?

Onur Ustaoğlu Konuşan yazı
Onur Ustaoğlu Konuşan yazılar

Yazıyı Özge Nur Dilber’in sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…

Bu yazıları takip edenler benim sanata olan ilgimi bilirler. Sinema ve tiyatro izlemeye bayılırım, yani şöyle söyleyeyim: Küçükken Deve Kuşu Kabare’yi Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın oynadığı oyunları dinleyerek ve izleyerek büyümüş yetişmiş biriyim. Nasıl yani, tiyatro dinlenir mi? Demeyin. O zamanın koşullarında video oynatıcımız yoktu. Deve Kuşu Kabare’nin tüm oyunlarının ses kasetleri vardı. Teybe takardım, dinlerdim ve sahneleri de gözümde canlandırırdım.

Tabii, sonra video oynatıcılar çıktı. Bu oyunları görsel olarak da izleme şansı buldum. Yaklaşık 35-40 yıl önce usta sanatçılar tarafından oynanan bu oyunların repliklerini şimdi bile sorsanız baştan sona söyleyebilirim. Aynı şekilde Kemal Sunal, Şener Şen ve daha sayamayacağım birçok değerli ustanın oynadığı sinema filmleri de aklımdadır. Bilmiyorum, ama bu tiyatro oyunları ve sinema filmlerinin bana çok şey kattığını hissediyorum. Bizim nesil, bu sanatçılarla büyüdüğü için çok şanslı bir nesildi.

Ayrıca, bu ustaları izlemiş ve dinlemiş biri olarak şu anda filmlerde ve tiyatro oyunlarında kullanılan isimlerin değişmesi dışında işlenen sorunların güncelliğini kaybetmediğini söyleyebilirim. Gerçekten, bu oyunların ve filmlerin güncelliğini koruması sanatçılar ve yazarlar için büyük bir başarı. Ancak hala 35-40 yıl önceki sorunları yaşıyorsak ve çözememişsek, bu hepimizin düşünmesi gereken bir sorun. Öncelikle yetkililer, olmak üzere herkesin bu filmleri ve tiyatro oyunlarını tekrar izlemesi gerek. Hatta televizyonlarda falan tekrar tekrar gösterilmeli. Çoğu programdan ve diziden daha iyi reyting alacağına eminim.

Biliyorum, bu satırları okuyunca özellikle benim yaş grubumdaki insanlar o günleri hatırlayarak gülümsedi ve bana neden böyle başladın diye soruyorlar. Şöyle açıklayayım: Biliyorsunuz, geçtiğimiz Pazar günü ülkemizde seçim vardı. Bu seçim esnasında sosyal medyada bir videoya denk geldim. Bir tekerlekli sandalye kullanıcısı arkadaşımız. Yanlış hatırlamıyorsam İstanbul’daki bir okulda okulun giriş ve çıkış rampalarından inip çıkarken çok zorlanmış ve videoda ‘Ben 2 hafta öncede buraya geldim, yaşadığım zorlukları yetkililere de anlatmıştım ve maalesef okul yetkilileri bu konuda bir çalışma yapmamışlar. Şimdi bir de yağmur yağıyor, ben bu dik ve kaygan rampadan nasıl inip çıkacağım?’ diyordu.

İnerken ve çıkarken oradaki insanlardan yardım istedi, 2-3 kişi zorlanarak rampadan çıkıp inmesine yardımcı oldular. Biliyorum ki bu arkadaşımızın yaşadıkları yeri konumu fark etmeden ülkemizdeki birçok okulda yaşandı. Burada sorgulamamız gereken, bu sıkıntıların yaşandığı okullarda o rampalar neden o kadar dik ve kaygan malzemeden yapılmış? Yani burada sadece seçimlerde gelen arkadaşlarımız değil, orada eğitim alan tekerlekli sandalye kullanıcılarını da düşünmek lazım. Onlar ne yapıyor?

Bir de bu rampa işinin standardı yok mu? Bildiğim kadarıyla mimar arkadaşlar standart yani bir tekerlekli sandalye kullanıcısının tek başına çıkıp inebileceği rampaların yüksekliğini ve genişliğini gayet iyi biliyorlar, yani standart bir ölçü var. Erişilebilirlik konusunda kanunlarımız, yasalarımızda var. Ancak nedense bu duvar tipi rampalar, yıl 2023 olmasına rağmen hala kamu binalarında bile karşımıza çıkıyor.

Yani millet uzaya gitmeye çalışırken biz duvar tipi rampalara çıkmaya çalışıyoruz ve ben yaklaşık 12 yıl önce yazılara başlarken bunları yazıyordum, şimdi yine aynı şeyleri yazıyorum. Evet, 12 yıldır ilerledik ve geliştik, ama bana sorarsanız bu ilerleme ve gelişme 5 arpa boyundan fazla değil. Şimdi bana kızacaklar olabilir, ancak biz hala bir okuldaki engelli rampasına çıkarken ve inerken bunları yaşıyorsak, hala bakış açımız ‘Aman canım, buraya kaç tekerlekli kullanıcısı gelecek ise’ durup bir düşünmeliyiz

Hep diyorum, ilk önce bu konulara bakış açımız değişmeli. ‘Engellenen bir bireyin gerekli şartlar sağlanırsa tek başına her şeyi yapabileceğini, onu esas engelleyenin gözden kaçırılan veya yapılmayan şeyler olduğunu’ unutmayalım. Eğer biz bunları yapabilirsek, yani sorunlara farklı bakmayı ve çözmeyi öğrenebilirsek, inanın bana 40 yıl önceki filmler, tiyatro oyunları, yazılar güncelliğini yitirir. Bizde hem engelleri aşarız, hem yaşadığımız çağın güncel konularıyla uğraşırız…

Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Özge Nur Dilber – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay gündem Gazetesi Konuşan Yazılar.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*