Yazıyı Özge Nur Dilber’in sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…
Hani bazen olur ya, hiç aklınızda bile yokken bir şey olur ve siz, hiç aklınızdan geçmeyen bir şeyi fark edersiniz. Benim de az önce başıma böyle bir şey geldi. O yüzden burada anlatacaklarımı değiştirme ihtiyacı duydum. Halbuki o kadar hazırlanmıştım. Bir dahaki yazıda onları anlatırız. Şimdi bazı arkadaşlar, “Onur, ne antika adamsın. Hazırlık yaptığın konuyu 5 dakika içinde değiştiriyorsun!” diyecekler. Ee ne yapayım, bu şekilde çalışmayı ve ani değişiklikleri seviyorum. Ayrıca, zaten bence bu yazılar çoğunlukla hesapsız ve doğal geliştiği için seviliyor.
Neyse, ben az önce tam bilgisayarın başına geçerken başıma gelen olayı paylaşayım. Biliyorsunuz, benim her zaman iletişim kanallarım açıktır. Kolay kolay kimseyi cevapsız bırakmam. Az önce telefonuma bir iletişim platformundan bir mesaj geldi. Sadece “Merhaba” diyordu. Ben de merhaba diyerek cevapladım. Sonra karşıdaki kişi, “Ben sana iş teklifinde bulunacaktım. Seni hiç yormayacak bir iş bu.” diyerek mesaj yolladı.
Tabii ben bunu okur okumaz işin içinde başka bir iş olduğunu anladım. Çünkü mesajla hiç tanımadığın birine iş teklifi yapılmaz. Ayrıca, benim kolay olan şeylere biraz alerjim vardır. Çünkü dikkat edin, kolay olan her şeyde bir bit yeniği vardır aslında. En azından ben böyle düşünüp gardımı alırım hep. “Ne işi?” dedim. İşi anlatmaya başladı.
Anlattı anlattı. En sonunda, “Ben bir şey soracağım; benim kim olduğumu biliyor musunuz?” diye sordum. “Hayır, sen kimsin?” cevabını aldım. “Bakın, siz çok yanlış kişiyi aradınız. Ben gazeteciyim, bu söylediğiniz numaraları yemem. Çünkü kimse kimseye böyle iş teklifi yapmaz, hele havadan para vermez.” yazınca mesajlar birden silindi. Ben de gülümsedim.
Ancak düşününce aklıma zihinsel yetersizliği olan arkadaşlarım ve aileleri geldi. Tamam, ben bu numarayı yemem çünkü internet dünyasını ve teknolojiyi yakından takip ediyorum. Haberleri okuyorum. Ancak, bu durum zihinsel yetersizliği olan birine denk gelse, inanır ve istedikleri her şeyi yaptırabilirler. Zaten bu şekilde geçmişte yaşanan ve basına yansıyan birkaç olayı da hatırlıyorum.
Bakın, internetin sınırlanamayacağını bilen ve internet kullanımının bir insan hakkı olması gerektiğini savunan biriyim. Bununla birlikte, bu hak güvenli ve bilinçli bir şekilde kullanılmalı. Yani bunları savunurken de internetin tehlikeli yanlarını ve kötü niyetli insanları da göz ardı etmemek gerek. İnternete bağlı cihazlar böyle riskler barındırır; bunu sakın atlamayalım. Yani kullandığınız bilgisayar, tablet, telefon hatta hiç aklınıza gelmeyen yeni çıkan kameralı akıllı süpürgeler gibi cihazlar kötü niyetli amaçlarla kullanılabilir.
Tüm bunları niye mi anlatıyorum? Bazı engellenen veya zihinsel açıdan yetersizliği olan bireylere sahip aileleri görüyorum. Rahat dursun, ses çıkarmasın diye düşünerek telefonları, tabletleri ve bilgisayarları kontrolsüz bir şekilde veriyorlar. Tamam, belki bu cihazların susturucu ve oyalayıcı etkisi var ve o an için amaçlarına ulaşıyorlar. Ancak bu kontrolsüzlük, zihinsel olarak yetersiz bireylerin suistimale açık hale gelmelerine neden oluyor. Bu anlamda kötü olaylar yaşanabiliyor.
Aslında burada yapılması gereken çok basit bir şey var: Anlatmaya çalıştığım gibi aileleri bu konu hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapılabilir. Böylece aileler, zihinsel yetersizliği olan bireylerin eline kontrolsüz cihazlar tutuşturmaz. Bakın, burada beni yanlış anlamayın. Tehlikeler var dedim diye internetten ve teknolojiden uzak durun, çocuklarınıza ya da engellenen bireylere yasaklayın demiyorum. Bu konularda bilgi ve bilinç edinmeliyiz diyorum.
Örneğin, böyle bir çalışma hiç duymadım ancak engelli vakıf ve dernekleri bu konuda insanları bilinçlendirebilir. Biz, genelde interneti sosyal medyadan ve oyunlardan ibaret bir yer olarak gören bir toplumuz. Halbuki işin aslı bu değil. İnterneti ve teknolojik cihazları doğru kullanmayı başarırsak, riskleri göz ardı etmezsek, kontrollü olursak engellenen arkadaşlarımıza doğru kullanmayı öğretirsek, kendilerini geliştirmelerine çok büyük katkı sağlamış oluruz.
Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Özge Nur Dilber – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…
Bir yanıt bırakın