Yazıyı Meryem Coşkunca’nın sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…
,
Bana arkadaşlarım çoğu zaman “Onur, sende tuhaf bir şey var. Yaptığın ve yapacağın şeylere o kadar inanıyorsun ki birçok insanı da başarabileceğine inandırıyorsun. İş birliği yapıyorsun. Böyle olunca da yapılamaz denilen işleri bile yapabiliyorsun.” der. Aslında, bazen bizim de başımızı derde sokuyorsun, diye eklerler.
Düşününce, bu bir yetenek mi yoksa bir özellik mi, bilmiyorum. Ama böyle bir şey vardır. Ben, konu ne olursa olsun, yapacağım dediğimde, heyecan duyduğumda ve odaklandığımda bir de yanımda güvendiğim, sevdiğim insanlar varsa, yapılacak şey ne kadar zor olursa olsun mutlaka yaparım.
Bazıları buna azim, bazıları enerji, kimileri de delilik der. Bu tanımlamalardan hangisi daha uygun bilmiyorum ama galiba hepsinden biraz bende var. Şaka bir yana, hayatta en güvendiğim şey zekâm ve olumlu düşünme yeteneğimdir. Zaten dikkat ederseniz, aklını ve zekâsını olumlu yönde kullanma becerisine sahip insanlar kolay kolay başarısız olmazlar. Hatta hasta olduğumuzda bile eğer zihnimizi olumlu düşüncelerle doldurursak daha çabuk iyileşiriz.
Bakın, buna en iyi örnek Dr. Joe Dispenza’nın hayat hikâyesidir. İzin verirseniz, kısaca anlatmak istiyorum.
Dr. Joe Dispenza, 22 Mart 1962’de Amerika Birleşik Devletleri’nde doğdu. Eğitimini kayropraktik tıp alanında yoğunlaştırdı ve bu alanda doktora derecesine sahip oldu. ABD’li ünlü nörobilimci, eğitmen ve yazar Dispenza, “Ne Biliyoruz ki?” isimli ödüllü belgeseldeki rolüyle tanındı.
Dr. Joe Dispenza, 1986 yılında bir bisiklet kazası geçirdi ve bu kazada belindeki omurlardan biri ciddi şekilde zarar gördü; 6 omur kemiği kırıldı. Doktorlar, belden aşağısı felç olan Dispenza’nın bir daha asla yürüyemeyeceğini söylediler. Ancak Dispenza, ameliyat bile olmadan iyileşmeye karar verdi.
Bu süreçte, zihinsel ve ruhsal pratiklere yöneldi. Meditasyon, görselleştirme ve olumlu düşünce gibi yöntemleri kullanarak bedeninin iyileşmesine odaklandı. Zihnin ve bilincin beden üzerindeki etkilerine inandı ve bu süreçte kendi kendine iyileşmeyi başardı.
Bu deneyim, onun sonraki çalışmalarında merkezi bir tema haline geldi ve kişisel dönüşüm ile iyileşme konusundaki araştırmalarını derinleştirmesine yol açtı. Zihnin gücünün fiziksel sağlık üzerinde önemli bir etkisi olduğu inancını yaymaya başladı.”
Gördünüz mü? İyi düşününce ve konsantre olunca hastalıkları bile iyileştirebilirsiniz. Şimdi bunları niye anlattığımı merak ediyorsunuz, değil mi?
Günümüzde insanları incelediğimizde, yaşam şartları, ekonomik olaylar, gelecek belirsizliği ve daha birçok etken nedeniyle çoğu insan olumsuz düşüncelere boğulmuş durumda. Durum böyle olunca her alanda ciddi bir mutsuzluk ve konsantrasyon kaybı yaşanıyor. İnsanlar hiçbir şey yapmak istemiyor. Bu durum yetkililer ve bilim insanları tarafından analiz edilmeli ve çözümler bulunmalı.
Tabii bu olumsuz düşüncelerden en çok etkilenen kesim ise engellenen bireyler oluyor. Zaten zor olan şartlar onlar için daha da zorlayıcı hale geliyor. Toplumda onlara bazen farkında olmadan şu mesaj veriliyor: “Sen bir şey yapamazsın.”
Oysa engellenen bireylerin yeteneklerine göre güvenli iş yerleri ve sahaları oluşturmak, onların hayatını tamamen değiştirebilir. Çalışabilecek arkadaşlarımıza uygun koşullarda iş imkânları sağlamalı ve “Sen bu işi yapabilirsin!” mesajını açıkça verebilmeliyiz. Bu destekle, olumlu düşüncelerle dolup taşmalarını sağlayabilir, kendilerine olan inançlarını güçlendirebiliriz.
Son bir şey daha. Biliyorsunuz, Pazar günü 24 Kasım Öğretmenler Günü. Buradan, başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyorum.
Unutmayalım ki bu ülkenin aydınlık yarınları, zorluklara rağmen ışık olmaya devam eden öğretmenlerimizin ve her türlü engeli aşarak umutla mücadele eden bireylerimizin ellerinde şekillenecek.
Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Meryem Coşkunca – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…
Bir yanıt bırakın