FARKLI OLMANIN DEĞERİ !

Onur Ustaoğlu Konuşan yazı
Onur Ustaoğlu Konuşan yazılar

Yazıyı Meryem Coşkunca’nın sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…

“Bilim insanları bir deney için 6 maymunu alıp bir kafese kapatmışlar ve kafesin üst kısmına da muz asmışlar. Hayvanlar muza elini uzattıklarında tüm maymunların üzerine soğuk su dökülüyormuş. Maymunlardan biri muza uzanmış. Haliyle kafesin içine soğuk su dökülmüş, tüm maymunlar ıslanmış. Bir başka maymun daha muza uzanmış. Yine tüm maymunların kafasından soğuk su boşaltılmış. Üçüncü defa bir maymun daha muzu almayı denemiş. Yine tüm maymunlar kafalarına soğuk suyu yemişler.

Bakmışlar her muza uzandıklarında kafalarına soğuk su dökülüyor. Dördüncü maymun muza uzanmaya niyetlenmiş. Diğer maymunlar muza uzanmadan hayvanı bir güzel pataklamışlar. Dayağı yiyen maymun muza uzanamamış. Yani artık muza uzanmak isteyen maymun diğerleri tarafından dayak yiyormuş. Bunu gören bilim insanları kafesteki maymunlardan birini değiştirmişler, yani hiç kafasına su dökülmemiş bir maymunu koymuşlar kafese.

Tabii o maymunun hiçbir şeyden haberi olmadığı için muza uzanınca diğer 5 maymundan dayağa yemiş. Bilim insanları bir maymunu daha değiştirmişler, o maymun da muza uzanmış ve dayağı yemiş, ancak üstüne ilk atlayan kafeste kafasına hiç su dökülmeyen ve niye dayak yediğini bilmeyen maymun olmuş. Bir süre sonra kafeste kafasına soğuk su dökülen maymunlardan hiçbiri kalmamış, ancak gelen maymunlar da muza uzananı sebebini bilmeseler de dövüyorlarmış.”

Bir dergide okuduğum ve beni düşündüren bu deneyi anlatarak başlamak istedim. Canlılar, buna insanlarda dahil olmak üzere alışınca bazen de korkunca neyin niye yapıldığını anlamaya bile gerek duymadan programlanmış robotlar gibi davranışlar sergileyebiliyorlar, hatta çevrenize bakarsanız böyle farklı bir şeye tahammülü olmayan otomatik insanları görebilirsiniz.

Günümüzde günlük hayatımızdan iş yaşamımıza ve eğitim sistemimize kadar bizi hep birilerine benzemeye zorlarlar. Örneğin, “Bak, o şu işi yapıyor. Sen de onun yaptığı işi yaparsan başarılısın” ya da “O şu okulda okuyor, sen de o okulda okuyabilirsen başarılı olursun” gibi söylemlerle sürekli başkalarının izinden gitmemiz istenir. İşin garibi, bir süre sonra insan nedenini bilmeden, hiç sorgulamadan başkalarının istediklerini kendi isteğiymiş gibi yapmaya başlar ve ne yapacağı önceden belli, birbirinin aynısı insanlar ortaya çıkar.

Aslında biraz düşününce yıllardır hep aynı düşünceyi, aynı şeyleri yapan insanları yetiştirmeye çalışmamız, yaptığımız en büyük hatalardan biri gibi duruyor. Artık toplumumuzda alışmış farklı şeyler düşünen ve yapan insanları, hemen yukarıda anlattığım deneydeki maymunlar gibi mecazi anlamda toplum tarafından dayak yiyor ve hemen “işe yaramaz” damgasını yapıştırıyor. Tabii durum böyle olunca da olaylara farklı bakmayı ve sorunları çözmeyi bilmeyen insanlar haline geliyoruz, haliyle bu da iyi bir şey değil.

Bu durumdan en çok da “engelli” diye tabir edilen insanlar etkileniyor. Mesela, farklılıkları olduğu için hala onları sınıfında istemeyen öğretmenler var. Çocukları istese de hala engellenen bir birey çocuğunun arkadaşlık etmesini, hatta aynı sınıfta bile okumasını istemeyen veliler var. Geçtiğimiz yıllarda TRT Çocuk kanalında yayınlanan “Kardeşim Ozi” çizgi filmini bile “çocuğum korkuyor” gerekçesiyle radyo televizyon üst kuruluna şikayet eden veliler olmuş. Yani, televizyonda bile farklılıkları görmeye tahammülümüz yok.

Bakın arkadaşlar, biz farklılıklarımızla güzeliz, farklılıklarımızla zenginiz ve hayatta en çok şeyi farklı görünen, farklı şeyler yapan insanlardan öğreniriz ve kendimizi geliştiririz. Onun için toplum olarak bakış açımızı değiştirmeliyiz. İnsanları birbirine benzemeye zorlamamalıyız. Farklılıklarımızın bir hazine olduğunu ve bu hazinelerden yararlanmayı öğrenmeliyiz. Ancak bu şekilde yaşadığımız sorunları çözebiliriz.

Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Meryem Coşkunca – Bolçi’nin Katkılarıyla, Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*