Yazıyı Fatma Gül Demir’in sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…
Yaklaşık bir saattir bilgisayarın başında ne yazsam diye boş boş ekrana bakıyorum. Şu anda inanın, bu yazının sonunu ve yazıda ne anlatacağımı bilmiyorum. Bakalım nasıl bir yazı ortaya çıkacak. Şimdi bana “Sen deli misin? Ne anlatacağını bilmeden yazıya nasıl başlıyorsun?” diyeceksiniz. Doğru, pek normal bir akla sahip olduğum söylenemez. Zaten bir şeyler yazmak, standart düşünen insanın yapacağı bir şey değil! Yazmak için kafanızın biraz farklı çalışması gerek, bir de birazcık cesaret.
Hazır cesaret demişken bir düşünün bakalım, siz ne kadar cesaretlisiniz? Ama öyle “Ben böcekten korkmam, o yüzden cesurum” ya da “Ben yüksekten korkmam, onun için cesurum” demeyin. Çünkü günümüzde birçok kişi yukarıda yazdığım gibi şeyleri yaptığı için kendini cesur sanıyor. Bence cesaret böyle bir şey değil. Cesursanız sorumluluk alabilmeli ve aldığınız sorumluluğu başarıyla en iyi şekilde yerine getirmelisiniz.
İzin verirseniz, başımdan geçen tatlı bir anıyı anlatmak istiyorum. Gazeteciliğe yeni başladığım yıllarda, o zamanlar köşe yazılarımın yayınlandığı haber sitesinde yazı işleri müdürlüğü sorumluluğunu aldım. Önce ben “Nasıl yapacağım?” diye düşündüm, ama hiç eğitimim olmamasına rağmen kısa zamanda işi öğrenip haberleri sitede yayınlamaya başladım. Bazı haberler için görsel, yani resimlere ihtiyaç duyuyorduk. Haberler ve görseller bir bütünlük sağlarsa tadından yenmez olur; okuyucunun ilgisini çeker ve daha çok insana ulaşır.
Neyse, bir gün yine ajanslarda haberleri tarıyorum. “Kadınların Elleriyle İlgili” bir habere denk geldim. Haber hoşuma gitti, ama görsel yoktu. Ne kadar aradıysam da haberle örtüşen bir görsel uyduramadım. Yanımda da kimse yok, sitenin tüm sorumluluğu bende, yani benim bu haberi bir şekilde sitede yayınlamam gerekiyor. Nasıl yapacağım diye düşünürken aklıma bir fikir geldi. Düzce’deki bir arkadaşımı aradım. Aynen şu konuşma geçti aramızda:
– Bana ellerin lazım.
– Nasıl yani?
– Haber yapacağım, görsel bulamadım. Yanımda da kimse yok. Çabuk bana ellerinin fotoğrafını çek yolla.
– Onur, olur mu öyle?
– Olur, sen dediğimi yap. 2 dakika içinde ellerinin fotoğraflarını bekliyorum.
– Anlaşıldı, senden kurtuluş yok. Yolluyorum dedi ve gerçekten de arkadaşımın ellerinin fotoğrafları 2 dakika içinde önümdeydi. Ben o fotoğrafları kullanarak haberle ilgili harika bir görsel yapmıştım ve haberi sitede yayınlamıştım. Herkes de çok beğenmişti. Eğer ben orada cesaretle sorumluluk alıp “Ben bu haberi yayınlayacağım” demeseydim, haberi atlama hakkımı kullansaydım, bu güzel haber ve güzel bir anı olur muydu? Tabii ki olmazdı.
Günümüzde etrafımıza baktığımızda herkes sorumluluk almaktan korkuyor. Başka şeylerde cesaret abidesi insanlar, iş sorumluluk almaya gelince ortada olmuyor. Aslında bunun nedeni bilim insanları tarafından araştırılmalı. Çünkü dünyada başarılı olan insanları incelediğimizde hep sorumluluk alan insanları görürüz. Ülkemizde yaşadığımız sorunların biraz da nedeni hiç kimsenin sorumluluk almak istememesidir.
Tabii bir de engellenen insanlar var ve onlara devamlı “Sen yapamazsın, sen sorumluluk alamazsın” diyorlar. Bir bakıma cesaretlerini kırıyorlar. Hâlbuki bu bakış açısı çok yanlış. Yanlış bir düşünce çünkü günümüzde teknolojinin de gelişmesiyle artık fiziksel olarak engellenen bireylerin bilgisayarın başına geçince yapamayacakları iş kalmadı gibi hatta sanal gerçeklik gözlükleriyle pek yakında sadece düşüncelerle bilgisayarları yönetebileceğiz.
Bu yüzden buradan engellenen arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. Cesur olun ve sorumluluk almaktan çekinmeyin. Unutmayın, siz gerektiğinde her şeyi yapabilirsiniz, yeter ki başlamak için cesaretiniz ve kendinize güveniniz olsun. Ben inanıyorum, önümüze çıkan tüm engelleri, yaşadığımız tüm problemleri ve insanların bakış açılarını anlatmaya çalıştığım şeyleri yapabilirsek, daha kolay değiştiririz…
Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Fatma Gül Demir – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…
Bir yanıt bırakın