Yazıyı Fatma Gül Demir’in sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…
Bir grup kurbağa ormanda dolaşırken gruptan ikisi derin bir çukura düştü. Diğer kurbağalar çukurun etrafına toplandılar ve çukurun ne kadar derin olduğunu görünce, iki kurbağaya, kurtuluşları için hiç umut kalmadığını söylediler.
Ancak, iki kurbağa diğerlerinin söylediklerini görmezden gelmeye karar verdi ve çukurdan çıkmaya çalıştı. Çabalarına rağmen, çukurun tepesindeki kurbağa grubu hala pes etmeleri gerektiğini ve asla başaramayacaklarını söylüyordu.
Sonunda kurbağalardan biri diğerlerinin söylediklerine kulak astı ve pes ederek dibi boyladı, öldü. Diğer kurbağa elinden geldiğince hızlı zıplamaya devam etti. Yine kurbağa kalabalığı ona olumsuz sözler telkin etmeye devam etti. Sonunda en iyi zıplayışını yaptı ve başardı. Dışarı çıkınca diğer kurbağalar, hayretle, nasıl başardığını sorduklarında kurbağa onlara dönerek ve ellerini kulaklarına götürerek; “Efendim, bir şey mi söylediniz; sizi duyamıyorum!” dedi. Kurbağa işitme engelliydi.
Okuduğum kitapların birinde karşıma çıkan bu güzel ve düşündürücü öyküyle başlamak istedim yazıya, çünkü gözlem yapmayı ve gözlemlediklerimi paylaşmayı severim. Bu anlamda biraz gözlem yapınca aklıma şu soru geldi: Başkalarının lafıyla nelerden vazgeçiyoruz? Bu soruyu sizin de düşünmenizi istiyorum.
Biz Türk toplumu olarak maalesef sıkça başkaları için yaşayan insanlarız. Bazen yakınımızdaki, bazen de tanımadığımız insanların düşüncelerine aşırı önem veririz. Bu da bazen bizi olumsuz etkileyebilir, hatta yapabileceğimiz işlerden vazgeçmemize neden olabilir.
Örneğin, geçtiğimiz hafta kullandığım bilgisayarda bir problem çıktı. Format işlemi yapmam gerekti, yani bilgisayarın içindeki tüm dosyaları ve programları silip tekrar kurmam gerekti. Hazır dosyaları silmişken işletim sisteminin bir üst versiyonunu kurmaya karar verdim. Ancak kurulum sırasında işletim sistemi “kullandığınız bilgisayarın özellikleri işletim sisteminin istediği özellikleri karşılamıyor.” Hatası verdi. Ancak baktığımda bilgisayarın temel özellikleri yeni sistemin minimum gereksinimlerini karşılıyordu.
Bunu görünce neden kuramıyorum? Sorusu aklıma takıldı. İnternette araştırmaya başladım. Programcılık ve bilişim teknolojilerinden biraz anlarım yani bu işlere meraklıyımdır. Araştırma yaparken bu hatayla karşılaşan birçok kişi olduğunu gördüm. Çoğuna da olumsuz yorumlar gelmiş ve işletim sistemini kurmaktan vazgeçmişlerdi. Ben vazgeçmeyeceğim, bu yeni işletim sistemi bu bilgisayarda çalışacak dedim. Tüm olumsuz yorumlara kulaklarımı tıkadım. Yeni işletim sistemiyle ilgili makaleleri ve videoları incelemeye başladım.
Yazılan makalelerin birinde işletim sisteminin içindeki bir dosyada “bunu eski bilgisayarlara kurma” anlamına gelen bir kod olduğu yazıyordu. O kodu buldum ve ortadan kaldırdım. Sorun çözüldü, işletim sistemini sorunsuz kurup kullanmaya başladım. Tam 1 gün uğraştım, ama bilgisayarımı istediğim gibi kurduğum için mutluyum. Eğer başlangıçta karşıma çıkan olumsuz yorumları dikkate alıp vazgeçseydim, bu işlemi başarabilir miydim? Tabii ki hayır.
Düşünürseniz, bu anlatmaya çalıştığım, olumsuz düşüncelerle bizi engelleyen insanların hayatın her alanında var olduğu bir gerçektir. Bu insanlardan en çok etkilenenler, farklı nedenlerle engellenen bireylerdir. Dünya düzenlenirken farklı insanların olabileceğini unutanlar yüzünden zaten bir şeyleri başarmak için standart insanlardan 4-5 kat daha fazla emek harcamak ve sabırlı olmak zorundayız. Bir de olumsuz düşünceyle bize yaklaşanlar olursa inanın bir şeyleri başarmak hiç de kolay olmuyor.
İşte tam da bu yüzden, özellikle engellenen bireylerin ve tabii ki yakınlarının, başta anlatmaya çalıştığım öyküdeki kurbağa misali, bazı şeyleri başarmak için olumsuz düşünen insanları duymamaları hatta görmemeleri gerek. Bakın, yaydan çıkmış bir okun yönünü rüzgârlar fırtınalar değiştirmek ister. Önemli olan tüm olumsuzluklara rağmen hedeflerinden ve hayallerinden vazgeçmeyip okun bir şekilde hedefe ulaşmasıdır.
Ben biliyorum ki çok yetenekli ve başarmak isteyen birçok engellenen birey var. Sırf olumsuz düşünceler yüzünden yapacaklarından ve hayallerinden vazgeçiyorlar. Biz bu insanlara olumlu yaklaşırsak, onları olumlu düşüncelerle kazanmaya çalışırsak yapacaklarını yaparlar ve başarıya ulaşırlar. Böylece daha mutlu ve daha özgür ve engelsiz insanların olduğu bir ülkede yaşarız.
Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Fatma Gül Demir – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…
Bir yanıt bırakın