Yazıyı Meryem Coşkunca’nın sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…
Günümüzde engellenenleri ve ailelerini çalışmak bir şeyler üretmek yerine sen engellisin veya annelere senin çocuğun engellenen sen çalışma erkenden emekli ol, bakım parası, engelli maaşı al evde otur. Diye yanlış bir görüş ve bana göre insanları çalışmak yerine evde oturmaya teşvik eden uygulamalar var. Tabii bu uygulamalar gerçekten ihtiyacı olan yani yataktan kalkamayan arkadaşlarımız için güzel uygulamalar. Lakin engellenen bireylerin çok az bir kısmının böyle olduğunu çoğunluğun çalışıp bir şeyler üretebilme kabiliyetlerinin olduğunu düşünürsek engelli maaşı bakım parası annelere erken emeklilik gibi uygulamaların yanlış uygulandığını görürüz
Özellikle engellenen bireylerin annelerine siz erken emekli olun derseniz. Toplum baskısıyla emekli olacaktır. Çünkü ülkemizde engellenen bireyler bakıma muhtaç gibi algılanmaktadır. Bence bunda devletin bakış açısı ve bu uygulamalarının katkısı büyüktür. Her zaman dediğim gibi bu uygulamalar ve devletin engellenen bireylere olan bu bakış acısı yeniden gözden geçirilmelidir.
Bunları niye anlattığıma gelince geçtiğimiz hafta bayram tatilinde bir anne ve çok başarılı bir kadınla tanıştım. Keyifli bir sohbet ettik bana hikâyesini anlattı. Sevgili Fundagül Demirkazan’ın izniyle kısaca bu hikâyeyi paylaşıyorum
20’li yaşlarda ilk çocuğunu kucağına alan genç annemiz belli bir süre sonra 2. Bebeğini de kucağına alır ancak çocuk okul cağına geldiğinde bir şeylerin ters gittiğini fark etmiş. Doktora başvurmuş böylece 2. Çocuğun Disleksi yani “bazı harfleri, sayıları ve sesleri farklı algıladığı için bir çeşit öğrenme güçlüğü olduğu ortaya çıkar.” Özel eğitim falan derken belli bir süre sonra 3. Bebek gelir ve okul çağı geldiğinde ona da Disleksi tanısı koyulur.
Tabii bu arada yıllar geçmektedir Annemiz çocuklarıyla uğraşırken bir yandan da kendisini geliştirmek çocuklarına daha çok yardım etmek amacıyla sosyal medyadan gruplara katılmış. Çok geçmeden kendisi gibi annelere ve çocuklarına yardımcı olmak amacıyla sosyal platformlarda gruplar oluşturmuş ve bazı yayınevlerinden eğitim kitapları istemiş ve o yayın evlerinin reklamlarını yapmaya başlamış böylece hem kendini geliştirmiş hem de kendi durumunda olan annelere bilgiler vermeye başlamış. “Bu arada bu Annemizin bir ev hanımı olduğunu unutmayalım.”
Sonra yayın evleriyle ilişkilerini geliştirmiş yayın evlerinin sosyal medya hesaplarını yönetmeye başlamış. Sosyal medyayı o kadar etkili kullanmış ki günlerden bir gün yayınevlerinden biri biz senin yayınevimizde yöneticilik yapmanı istiyoruz demişler. Şu an 2 si Disleksi tanısı konulmuş 3 çocuk annesi olan Fundagül Demirkazan Magma Yayınların ‘da hem yönetici hem de sosyal medya uzmanlığı görevini sürdürmekte.
Fundagül ile konuşup bunları dinledikten sonra ne güzel şeyler başarmışsın. hiç üretmekten ve hayallerinden vazgeçmemişsin senin yerinde başkası olsaydı. Bakım parası, engelli maaşı der hatta çalışıyorsa erken emekli olur. çalışmazdı dedim. “Onur yaşadığımız süreçler inan çok zordu. Ancak eşimle birlikte bu süreçlerin üstesinden geldik. Bende hayallerimin peşinden koşmayı asla bırakmadım ve şimdi buradayım dedi.”
Ayrıca çocuklarımın hepsi okula gidiyor. Ancak önümüzde lise ve üniversite sınavları var. Disleksi olan bir birey için bu sınavlar çok zor. Bununla birlikte Aslında çocuklarım çok yetenekli ve bu yeteneklerin sayesinde sertifikalar bile aldılar. Kendi imkânlarımızla gücümüzün yettiğince bir kaç eğitme devam etmelerini sağlıyoruz. Eğitim için nereye başvurduysam uçuk ücretler isteniyor bu yüzden bazı eğitimleri maalesef gücümüz yetmediği için alamıyorlar dedi.
İşte size başarılı bir kadın güçlü bir anne, tabii ki kaygıları var. Tabii ki zorluklar yaşamış ancak kimsenin eline bakmamış. Çocuklarıyla da ilgilenmiş çalışma hayatında da başarılı olmuş. Bence herkese örnek olması gerek. Bizim toplum olarak böyle kadınlara ve her açıdan güçlü annelere ihtiyacımız var. Çünkü son zamanlarda toplum olarak “Hiçbir şey yapmayayım biri bana baksın.” hastalığına tutulmuş durumdayız. İşte o hastalıktan Fundagül gibi insanlar sayesinde kurtulacağız.
Bakın dünyada eğer profesyonel iş olarak yapmıyorsanız hiç kimse kimseye bakmak zorunda değildir. O yüzden bizim bakım parası, engelli maaşı, annelere erken emeklilik gibi insanları bir şey üretmeden evde oturmaya teşvik eden uygulamalar yerine yeteneği olup bir şeyler üretebilen arkadaşlarımıza önce yeteneklerini geliştirmesi için eğitim verilmeli sonrada güvenli iş alanları oluşturarak oralarda çalışmaları sağlanmalı.
Bir birinin eline bakmayan herkesin bir şeyler ürettiği herkesin alın teri ile emeğinin karşılığını aldığı bir toplum oluşturabilirsek inanın birçok engel ortadan kalkar ve biz daha mutlu daha özgür insanların olduğu bir ülkede yaşarız.
Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Meryem Coşkunca – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar.
Bir yanıt bırakın