KONFORUN ÖTESİNDE YAŞA !

Onur Ustaoğlu Konuşan yazı
Onur Ustaoğlu Konuşan yazılar

Yazıyı Özge Nur Dilber’in sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…

Size konfor alanlarınız var mı? diye sorsam. Sorunun içinde konfor kelimesi olunca aklınıza lüks yatlar, katlar, arabalar, villalar hatta güzel kızlar ve yakışıklı adamlar gelecek, hatta belki de bana, ‘Onur, ne diyorsun, sabahtan akşama kadar çalışıyoruz, ne konforu?’ diyeceksiniz. Ancak düşünürseniz, insan hayatı rahat ve iyi yaşam üzerine kuruludur. Dolayısıyla bu açıdan bakarsanız, sevdiğiniz ve rahat bir işiniz varsa, yaptığınız iş de sizin konfor alanınızın bir parçası sayılmaz mı?

Mesela, benim konfor alanım, yaşadığım ve güvende olduğum ev ve bu satırları özgürce sizinle paylaştığım gazete ve internet sitesidir. Yani konfor alanı dediğim zaman, öyle yatlar, katlar, lüks arabalar, villalar’dan bahsetmiyorum. Düşünün bakalım, sizin böyle alanlarınız var mı? Böyle açıklayınca, birçok kişinin gülümseyerek bu soruya olumlu yanıt verdiğinden eminim.

Şimdi, eminim niye bu soru ile başladın diye soracaksınız, hemen açıklayayım. Günümüzde insanları biraz gözlemlediğimde, çoğu insanın konfor alanlarından dışarıya çıkmaktan korktuğunu görüyorum. İnsanların böyle düşünmeleri iyi bir şey değil, çünkü konfor alanınızı zaman zaman terk etmezseniz, kendinizi geliştiremezsiniz. Bence insanların kendini geliştirmesi, farklı şeyler öğrenebilmesi için oluşturdukları konfor alanlarından, yani rahat ve güvenli alanlarından, zaman zaman çıkmaları gerekir.

Bir yerde okumuştum; çok fazla konfor alanında vakit geçirmek sağlık içinde iyi değilmiş. Yani, bilim insanlarının yaptığı araştırmalarda, insanların konfor alanlarında çok vakit geçirmesi, yani her gün aynı şeyleri yapmak, insan beynini farkında olmadan tembelleştiren, insanı çabuk yaşlandıran bir şeymiş. Düşünsenize, yataktan hiç çıkmak istemeyen, devamlı uyuyan ve yemek yiyen biri ne kadar sağlıklı olabilir, nasıl kendini geliştirebilir?

İşte ben, bu yüzden ne kadar zor olursa olsun, evden dışarı çıkıp gezmeyi, dolaşmayı ve gözlem yapmayı ihmal etmiyorum. Zaten yakından tanıyanlar bilirler, evde olduğumda da her gün aynı şeyleri yapmam. Bir gün yazı yazarım, bir gün akvaryum temizlerim, bir gün yeni kitap projemle uğraşırım, film izlerim, bir gün bilgisayar tamir ederim. Bilmiyorum, doğru bir şey mi yapıyorum ama kendimce beynimi hep yeni şeyler üretmeye ve öğrenmeye açık tutuyorum.

Bakın, bu dediğim konfor alanı işi, tüm insanlar için çok önemli ancak engellenen ve özel gereksinimli insanlar için çok daha önemli. Çünkü farklılıkları nedeniyle evden dışarı çıkmak istemeyen ya da aileleri tarafından “sen evde dur” denilen arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımız, bir şeyler üretebilecekken güvenli ve konfor alanlarından çıkmaktan korkuyor ve korkutuluyorlar. İşin ilginci, bu arkadaşlarımızın böyle hissetmelerinin sebebi olan aileleri, televizyonlara çıkıp “benden sonra bu çocuk ne olacak, kim ilgilenecek” diyor.

Açıkçası bende buna çok kızıyorum, Ailelerin görevi, engelli ya da engelsiz çocuklarını hayata hazırlamak değil midir? Şunda anlaşalım, kafası çalışan, yani sağlıklı karar verme yeteneğine sahip bir birey, ailesi tarafından konfor alanından çıkarılmıyorsa, yani sorumluluk verilip, kendini geliştirmesi sağlanmıyorsa, o aile bireylerinin “benden sonra ne olacak?” sorusunu sormaya hakkı yoktur. Çünkü sağlıklı karar verme yeteneğine sahip bir birey, engeli ne olursa olsun, doğru yetiştirildiğinde, hayatın zorluklarına karşı dik durmayı bilir.

Ben buradan engellenen arkadaşlarıma, ailelerine ve yetkililere seslenmek istiyorum. Ne olursa olsun, kendinizi konfor alanlarınıza hapsetmeyin. Kendinizi geliştirmek için farklı şeylerle uğraşın. Sevgili yetkililer, siz de ne olur, güvenli iş alanları oluşturarak, bu arkadaşlarımızı konfor alanlarından çıkıp, çalışmaya üretmeye teşvik edin. Ben inanıyorum, bu söylediklerimi yapabilirsek, engellerin çoğu kendiliğinden ortadan kalkar…

 

Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Özge Nur Dilber- Bolci’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*