Yazıyı Özge Nur Dilber’in sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…
Kısa bir bayram arasından sonra tekrar bir aradayız. Umarım bayramınız, özlediğiniz bayramlar gibi geçmiştir. Ancak bence eski bayramlara olan özlem gittikçe artıyor. Kime sorarsam sorayım, hem maddi hem de manevi açıdan “Nerede o eski bayramlar?” diyor. Evet, her şey değişiyor ve insanlar birbirinden kopuk bir şekilde yaşamaya başladı. Çevreme baktığımda, hiç kimse eskisi kadar mutlu değil gibi görünüyor. Bence bu durumun nedenlerini yetkililerin araştırması gerekiyor.
Neyse, beni sorarsanız bayramda yine yeni insanlar keşfetmeye devam ettim. Onur ne biçim insansın, “İnsan keşfedilir mi?” demeyin. Benim için tanımadığım her insan, keşfedilmeyi bekleyen bir ada gibidir. Her adanın da manzarası ve bana kattığı şeyler çok farklı olur. Bu yüzden insanları keşfetmeyi, farklı açılardan hayata bakmayı severim. Zaten bunu sevmesem, bu yazıları kaleme alamam.
İzin verirseniz, şimdi size çoğu insana örnek olacak bir genç adamdan ve ailesinden bahsetmek istiyorum. Bu genç adamın adı Boran, 16 yaşında ve şu anda İzmir de bir meslek Lisesi’nde aşçılık okuyor. Buraya kadar olağan bir durum diyebilirsiniz, ancak daha fazlası var. Boran Trabzon’da doğmuş ve 2 yaşında atipik otizm tanısı almış. Sonra Trabzon’da yeterli eğitim imkanının olmadığına karar veren ailesi, sürekli olarak onu İstanbul’a götürerek özel eğitim almasını sağlamış. Ayrıca spor yapmayı ve tiyatro oyunlarında oynamayı da çok seviyormuş.
Bu bilgileri arkadaşlarımdan duyduğumda ve Boran’ın rol aldığı tiyatro oyunlarının videolarını izlediğimde konu çok ilgimi çekti ve bir şekilde Boran’ın annesi Elvan Hanım ile iletişime geçtim. Sağ olsun, beni kırmadı ve merak ettiğim soruları yanıtladı. Güzel bir sohbet ettik. Ancak anlattıkları karşısında şaşırdım.
Öncelikle Elvan Hanım’dan, Boran’a 2 yaşında konulan atipik otizm tanısının yanlış olduğunu öğrendim. Bu durum yıllar sonra İzmir Ege Üniversitesi’ndeki doktorlar tarafından fark edilmiş ve asıl rahatsızlığının Frajil X sendromu olduğu ortaya çıkmış. Küçükken Trabzon’daki doktorlar otizm dediği için geçiştirmişler, hatta bazıları çocuğun göz teması kurabildiği için “hiçbir şeyi yok bu çocuğun” demişler. Neyse, ailesi böyle düşünen doktorlara inanmayıp özel eğitimden vazgeçmemişler. En önemlisi de Boran’ı hiçbir zaman sosyal çevreden koparmamışlar. Kendisi istemese bile yalnız oturmaması gerektiğini, insanların yanına çıkması gerektiğini söylemişler. Bunun ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz, değil mi?
Ben özellikle Elvan Hanım’a eğitim sürecini sordum. Boran, eğitim sürecinde öğretmenlerden ve velilerden dolayı bazı sıkıntılar yaşamış. Örneğin, bir öğretmeni Boran’ı istememiş ve bu çocuğun eğitim alsa da bir işe yaramayacağını söylemiş. Elvan Hanım ısrar etmiş ve durumu anlatmış. Sonra o öğretmenin de otistik bir çocuğu olduğunu öğrenmiş. Zaman ilerledikçe öğretmen, Boran’daki ilerlemeyi görünce Elvan Hanım’a, onu nasıl yetiştirdiğini ve neler yaptığını sormaya başlamış. Düşününce, bazen öğretmen bile olsa insanların ne kadar önyargılı olabildiğini görüyoruz.
Okulda yaşanan problemleri ve önyargıları hep konuşarak, anlatarak aşmışlar ve Boran iyi eğitim alsın diye İzmir’e yerleşmişler. Şimdi Boran’ın okulunda Elvan Hanım, okul aile birliği başkanlığı görevini üstlenmiş. Toplantılarda, önyargılı olan velilere bu konularla ilgili bilgiler veriyor, bakış açılarını biraz olsun değiştirmeye çalışıyor. Ben tüm bunları anlatınca, ailenin eğitim durumunu merak ettim. Elvan Hanım işletme okumuş, baba da müteahhitmiş. Ayrıca Boran’ın mimar bir ablası ve bir inşaat mühendisi abisi olduğunu öğrendim. Ancak Elvan Hanım şu anda çalışmıyormuş. Boran birçok işini kendi hallediyormuş, ama yine de onun yanından pek ayrılmıyormuş. Uzaktan da olsa takip ediyormuş.
Neredeyse unutuyordum, Boran aşçılığı kazanınca, meslek lisesindeki yöneticiler öncelikle onu okula almak istememişler. Ailesi vazgeçmemiş, sürekli konuşarak ikna etmişler. İşte burada yıllardır söylediğim güvenli iş alanları meselesi karşımıza çıkıyor. Bakım evleri açıyoruz, rehabilitasyon merkezleri açıyoruz, tabii ki bunlar iyi şeyler ama bu insanların çalışabilecekleri, üretebilecekleri güvenli iş alanları oluşturmuyoruz. Bu yüzdende böyle durumlarla karşılaşıyoruz.
İşte arkadaşlar, size sevgiyle, eğitimle, sporla ve sanatla önyargıları kırmaya çalışan örnek bir aileden ve her şeye rağmen başarılı olan genç bir adamdan bahsettim. Umarım gelecekte Boran’ı daha iyi yerlerde görürüz ve hepimize örnek olur. Ben buradan Boran’ın annesi Elvan Hanım’a, bunları yazmama izin verdiği için bir kez daha teşekkür ediyorum. Umarım bu yazı, gerekli yerlere ulaşır ve hem herkese ilham verir hem de engelleri ortadan kaldırır.
Yazan: Onur Ustaoğlu
Seslendiren: Özge Nur Dilber
Bolçi’nin Katkılarıyla, Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar
Bir yanıt bırakın