GÜÇLÜ KADINLAR GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRİR !

Onur Ustaoğlu Konuşan yazı
Onur Ustaoğlu Konuşan yazılar

Yazıyı Özge Nur Dilber’in sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…

Geçtiğimiz hafta küçük bir öykü yazıp sizinle paylaşmıştım ve öyküyü yarıda bırakıp öyküdeki kahramanımız Ceren Ne Yapmalı? diye sormuştum. Konu ile ilgili birçok mesaj ve yorum aldım. Hepsini dikkatlice okudum. Mesaj ve yorumları benimle paylaşan herkese teşekkür ederim

Yorumları ve mesajları okurken bir kez daha bizim toplum olarak bazı konularda gerçekten eğitime ve bilinç kazanmaya ihtiyacımız olduğunu hissettim. Bakın arkadaşlar, şunda anlaşalım; her ne olursa olsun, yani iste engelli ister engelsiz bir kızı istemediği bir kişi ile evlendiremezsiniz. Bu doğru ve yasal bir şey değildir.

Ayrıca, unutmayın, özellikle kızlarımız, yani geleceğin annelerinin ve onların yetiştireceği çocukların güçlü olmasını istiyorsak, mutlaka bir meslek edinmeliler ya da bir yerde çalışmalılar. Ailesinin ya da kocasının eline bakmamalılar, çünkü dünyada eğer profesyonel olarak işi insanlara bakmak değilse, kimse kimseye bakmak zorunda değildir. ‘Ceren için’ bazı mesajlarda söylenen ‘Güzel kız evlensin, kocası bakar’ diye bir mantığı kabul etmiyorum.

Bu kadar giriş cümlesi yeter. Hadi biz öykümüzün devamına bir bakalım. Ceren Ne yapmış?

***

“Şimdi, başın dik ve gülümseyerek evine gidiyorsun. Yarın bu saatlere buraya geliyorsun, problemi çözüyoruz.” Ceren, şaşkın şaşkın, “Nasıl çözeceğiz abi? Ne yapacaksın?” dedi. “Sen karışma, yarın gel buraya, bir daha başını eğdiğini görmeyeceğim.” dedim. Ceren gülümseyerek başını tamam der gibi salladı. Parktaki banktan kalktı ve evine doğru gitti.

O yanımdan ayrılınca hemen telefonumu çıkartıp birlikte çalıştığımız, amacı kız çocuklarının eğitimine destek vermek olan Bolu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği şubesindeki yetkililerini aradım. Ceren’i anlatıp, acaba bu kız için bir şeyler yapabilir miyiz diye sordum. “Okuyor mu, okuyorsa burs verebiliriz” dediler. “Hayır, okumuyor. Bu kıza burs değil, çalışabileceği bir iş gerekli” dedim. Oradaki arkadaşlar tamam anlaşıldı. Az sonra toplantımız var. Bu konuyu gündeme getirip, bir araştıralım dediler. “Tamam, yarına kadar vaktimiz var” dedim. Telefonu kapattım. Sonra birkaç arkadaşa daha haber bıraktım ve beklemeye başladım.

Tabii, beklerken de bir yandan Ceren’in ailesi sorun çıkarırsa ne yapacağımı düşündüm. Derken, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ndeki arkadaşlar aradı. “Toplantı bitti. Toplantıya katılan arkadaşlarımızın bir tanıdığının yayın evinde bir asistana ve editöre ihtiyacı varmış. Ceren isterse hemen başlayabilir” dediler. “Tamam, Ceren’in yeteneklerine de uygun” dedim. “Yarın konuşurum size, iletirim” dedim. “Tamam” dediler.

Ertesi gün parkta beklemeye başladım. Bir süre sonra Ceren geldi. Gülümseyerek, “Senin işin oldu sanırım” dedim. Ceren şaşkın şaşkın, “Abi, ne oldu, ne yaptın?” dedi. “İş bulduk sana” dedim. Detayları anlattım. Ceren, “Abi, çok güzel de, ben ailemi nasıl ikna edeceğim?” dedi. “Eviniz nerede, yakın mı?” dedim. “İki sokak ileride, yakın sayılır” dedi. “Hadi o zaman, birlikte gidiyoruz, babanları ikna etmeye” dedim. Parktan kalktık. Ben akülü aracımla, Ceren yavaş yavaş yürüyerek, evin önüne geldik.

Ceren’in babası, evin kapısından çıkıyormuş. Ceren’le beni görünce biraz şaşırdı ve sinirlendi. Ben, elimi uzatarak elini sıktım ve kendimi tanıttım. Böyle yapınca, Ceren’in babası biraz sakinleşti ve şaşkınlığı da gitti. “Efendim, sizinle bir şey konuşmak istiyorum. Sizin binada rampa yok, eve çıkamayız. İsterseniz, hemen ilerideki kafede size bir çay ya da kahve ikram edeyim” dedim.

Ceren’in babası, “Peki” dedi. İzninizle, Ceren de gelebilir mi?” dedim. Ceren’in babası, “Evet” der gibi başını salladı. Kafeye gittik. Ben, iş olayını anlatmaya başladım. Ceren’in babası, “Bizim Ceren’le ilgili başka planlarımız vardı. Hem çalışmaya başlarsa, engelli maaşı kesilir” dedi. “Bakın, o planlarınızı biliyorum. Ceren, birazcık anlattı. Ancak, o planlar için Ceren çok genç. Bırakın, bu işte çalışsın. Kendi ayaklarının üstünde durmayı ve güçlü olmayı öğrensin. Emin olun, çalışırsa, engelli maaşından daha çok kazanır ve daha mutlu olur. Siz kızınızın güçlü bir kadın olmasını istemiyor musunuz? Hayatı boyunca birilerinin eline mi baksın istiyorsunuz?” dedim.

Ceren’in babası, “İyi diyorsun da, bu kız protez olmadan yürüyemez. Çalışacağı yerde gider, bir yere takılır, düşer, başımıza iş çıkarır” dedi. Ben gülümsedim. “Çıkarmaz çünkü yapacağı editörlük işi, evden çalışılacak bir iş. Yeni yazılan kitapları okuyacak, onlardaki hataları düzeltecek. Bu iş için engelli maaşından daha çok para alacak. Adam, ‘Bizim planlarımız başkaydı, kafamı karıştırdın. Bu kız, o dediğin işi yapabilir mi?’ dedi. Rahat bir tavırla, ‘Yapar, yapar, merak etmeyin. Ben Ceren’e güveniyorum. Yeter ki siz izin verin’ dedim. Adam, ‘Tamam, izin veriyorum. Ama bir terslik olursa, sorumlusu sensin’ dedi. Elbette, ama Ceren’e güvenin, hiçbir terslik olmayacak” dedim.

Bu konuşmadan sonra, Ceren işe başladı. Kısa zamanda, editörlükten yazarlığa yükseldi. Kendi kurabiye tarifleri kitabını çıkardı. Kitap çok beğenildi. Bir gün, imza gününde…

***

Evet, bu öykü buraya kadar. Gerisi sizin hayal gücünüze kalmış. Herkes Ceren kadar şanslı olamıyor. Başta dediğim gibi, bu işleri düzeltmek istiyorsak, toplum olarak eğitim seviyemizi artırmalıyız. Ayrıca, çalışabilecek engellenen arkadaşlarımız için engelli maaşı ve bakım parası gibi şeyler yerine, ülkeyi ve şehirleri yöneten yöneticilerden güvenli iş sahaları talep etmeliyiz. Evet, farkındayım, ezber bozuyorum, ama balık yemeyi değil, balık tutmayı öğrenirsek, hayatta daha başarılı oluruz. Engellerin çoğunu da ortadan kaldırırız…

Yazan: Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Fatma Gül Demir – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*