GÜNDEMDEN KAÇAN GERÇEKLER !

Onur Ustaoğlu Konuşan yazı
Onur Ustaoğlu Konuşan yazılar

Yazıyı Meryem Coşkunca’nın sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…

Beni tanıyanlar ve bu yazıları takip edenler, çalışırken bir yandan ekranın bir köşesinde ve cep telefonumda sosyal medya platformlarını takip etmeye çalıştığımı bilirler. Deyim yerindeyse, antenlerim hep açıktır. Her ne kadar bu bazıları için yorucu bir iş olsa da, benim için keyifli bir iştir. Eğer bu platformları dikkatli izlerseniz, sokaktaki Ayşe Abla ne yapıyor, Kadir Abi’nin işleri nasıl, bugün para kazanabildi mi, Ozan okulda ne yapmış gibi size sıradan gelebilecek birçok şeyi görebilir ve sorunları algılayabilirsiniz.

Zaten benim öğrendiğim gazetecilik ve yazarlık, sadece protokolün yani şehirleri ve ülkeleri yöneten kişilerin veya star dediğimiz ünlü kişilerin peşinden koşup onların yaptıklarını ve söylediklerini yazmak çizmek değildir. Sokaktaki sorunları anlatmak ve yetkililere göstermektir. Maalesef birçok gazeteci arkadaşımız bu işi böyle yapmıyor ve böylece insanların yaşadığı sorunları görmüyorlar.

Neyse, bu anlamda geçenlerde bir sosyal medya gruplarından birinde bir anne, engelliler haftası etkinlikleri sırasında Mersin’de bir özel eğitim okulunda özel gereksinimli çocuğunun, öğretmenine istemsiz bir şekilde çarptığı için öğretmenin çocuğunu kolundan tutup yere doğru savurduğunu ve çocuğunun yere kapaklandığını belirten bir mesaj gördüm. Anne, bu durumu nereye bildirebileceğini soruyordu.

Hemen mesajı yazan anne ile iletişime geçtim ve olayı detaylı anlatmasını istedim. Olayı detaylarıyla dinledim. Anne, olaydan sonra okul müdürüne gidip durumu anlatarak bu öğretmenden şikayetçi olduğunu söylemiş. Sonra CİMER’e şikayette bulunmuş. Bunları duyduğumda, anneye gelişmelerden beni haberdar etmesini söyledim ve böyle bir olay karşısında ne yapılması gerektiğini ve sonucun ne olabileceğini araştırmaya başladım.

İki gün sonra anneyi tekrar aradım, bir gelişme var mı diye sordum. Onur, CİMER’den okula şikayet iletilmiş, müdür de öğretmeni sözlü olarak uyarmış. Bize de daha fazla şikayet etmeyin, öğretmenimizin iki yıl mesleğini yapamamasına neden olabilirsiniz, demiş. Bu kadar mı ceza dedim? Sonra tekrar araştırmaya koyuldum. Bu araştırmadan sonra anne ile tekrar iletişime geçtim. Bu öğretmenin özel eğitimi ya da konuyla ilgili bir sertifikası var mı diye sordum. Onu ben de araştırdım. Sanırım özel eğitimi ve sertifikası yok. Sözleşmeli öğretmen olarak çalışıyor okulda, dedi. Bu cevabı alınca anneye, özel eğitim veren bir okulda özel eğitim sertifikası ve eğitimi olmayan bir öğretmenin ne işi var? Orada çalışamaması gerek, dedim.

Tekrar araştırmaya başladım. Özel eğitim olan ve özel eğitim veren bir okulda çalışan bir öğretmen arkadaşıma olayı anlattım. Özel eğitim almayan ya da sertifikası olmayan bir öğretmen özel eğitim veren bir okulda çalışabilir mi diye sordum. “Abi, aslında çalışamaz ama benim eskiden çalıştığım yerde böyle bir öğretmen vardı. Nasıl bulmuşsa bir yolunu bulmuş, özel eğitim sertifikası olmadan sözleşmeli çalışıyordu. Senin anlattığın olayı da ancak il milli eğitim çözebilir, ilçe milli eğitime falan gitmesinler ve peşini de bırakmasınlar,” dedi.

Ben bu bilgilerle de yetinmedim, Bolu’da özel eğitim merkezinin yönetiminde çalışan üst düzey bir yetkiliye olayı anlatıp aynı soruyu sordum. “Onur’cuğum, okul öncesi ve sınıf öğretmenliği mezunları, Milli Eğitim Bakanlığı’nın açmış olduğu özel eğitim kurslarına uzman eğitimci sertifikası alırsa girebiliyor, 280 seanslık eğitim. Aynı zamanda okul öncesi ve çocuk gelişimi öğretmenliği mezunları 6 seans girebiliyorlar, sertifikaları olmasa bile. Ama ben hep derim, öğretmenlik vicdan, sabır ve emek ister, inan bazen alan mezunları da bu hatayı yapıyorlar. Aileye ve çocuğumuza çok geçmiş olsun,” dedi.

Ben bunları duyunca anneyi tekrar aradım ve durumları anlattım. Çocuğun durumunu sordum. “Çocuk okula gitmek istemiyor,” dedi. “Gittiğinde o davranışı yapan öğretmenle karşılaşmaması için bir odaya alıyorlarmış çocuğumu. İki öğretmen özel olarak o odada ilgileniyorlarmış. Ben çocuğumu o okula göndermeyeceğim artık ve sana anlattığım gibi il milli eğitime kadar götürmeyi düşünüyorum işi,” dedi.

“Görüyor musunuz? İşte tam da burada, yetkin olmadığı alanlarda çalışan bir öğretmeni korumak adına özel gereksinimli bir çocuğu mağdur ediyoruz. Onu okulundan ve arkadaşlarından uzaklaştırıyoruz. Sonra da sırada ‘Engelliler Haftası Kutlu Olsun’ demek var. Ancak bu konuları gündeme bile getirmiyoruz. Şu gerçeği kabul edelim: Engelliler günü ve haftası gibi özel günlerde bu gibi sorunları konuşmadıkça, o günler ve haftalar hiçbir işe yaramaz. Bu yüzden yetkililere ve gazeteci arkadaşlarıma sesleniyorum: Artık protokolün veya ünlülerin peşinden koşmayı bırakalım. Bu meseleleri gündeme getirip ortak bir akıl ile çözmeye çalışalım. İnanıyorum ki, eğer bunu yapabilirsek, bu tür sorunlarla yüzleşmek zorunda kalmayız.”

Yazan : Onur Ustaoğlu – Seslendiren: Meryem Coşkunca – Bolçi’nin katkılarıyla  Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*