
Yazıyı Meryem Coşkunca’nın sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…
Hiç dikkat ettiniz mi? İnsan olarak her durumda öncelikle fiziksel gücümüzü kullanmayı tercih ediyoruz. Bu belki insanın doğasında olan bir şey, ancak günümüzde geçerliliğini yitirmesi gerektiğini düşünüyorum. “Ben fiziksel güç kullanmam” demeyin; en basitinden, birine kızdığımızda ya da sinirlendiğimizde karşımızdakine zarar vermek isteyebiliriz. Küçük bir çocuğu severken bile onu sıkı sıkı kucaklar, ayaklarına hafifçe vururuz. Ancak hiç aklımıza gelmez, onunla önce konuşmak, iletişim kurmak.
Bu tür davranışlar toplumumuzda normal karşılanıyor olabilir, ancak bence artık yaşadığımız çağa uygun değiller. Çünkü günümüz, iletişim ve bilgi çağıdır. Yapay zekayı kullanıp uzayı konuştuğumuz bu dönemde, ne olursa olsun başımıza bir şey geldiğinde aklımıza ilk önce iletişim gelmelidir.
Ancak bu durum, eğitim düzeyiyle doğrudan bağlantılıdır. Bizim ülkemizde ezbere dayalı bir eğitim sistemi var. İnsanlara iletişimi değil, soru şıklarını öğretiyoruz. Belki sınavlardan geçiyoruz, ama sosyal becerileri zayıf, birbirleriyle iletişim kurmakta zorlanan insanlar yetiştiriyoruz. Böyle olunca da çoğu durumda ilk tercihimiz fiziksel güç kullanmak oluyor ve karşımızdakine zarar verdiğimizi bile fark etmiyoruz.
Durum böyle olunca, bu olaylardan en çok zarar gören kitle özel gereksinimli ya da engellenen bireyler oluyor. Neden böyle diyorum? Bazı engellenen veya özel gereksinimli bireylerin dokunmaya, yani fiziksel temasa karşı hassasiyetleri olabiliyor ve yanlış müdahalede birey zarar görüp krize girebiliyor. Maalesef ki bu konuyu, yalnızca yaşayanlar biliyor. Çünkü bu konuda eğitimlerimiz yok denecek kadar az.
Az önce internette dolanırken önüme gelen bir haberi paylaşmak istiyorum. İstanbul’da bir bakımevinde kriz geçiren bir otistik çocuğu, iki görevli ağzını kapatarak yatağa bağlamışlar. Olayın görüntüleri sonradan ortaya çıkmış ve bu iki görevli görevden uzaklaştırılarak haklarında soruşturma başlatılmış.
İlgili fotoğrafları inceledim. Çocuk en fazla 7-8 yaşında, yani iki kişinin fiziksel müdahalesine ihtiyaç duyulacak bir durum yok. Zaten bu gibi durumlarda fiziksel müdahale, hele yatağa bağlamak ve ağzını kapatmak, çok yanlış bir şey. Krizde olan bireylerde bu tür temaslar daha büyük bir krize yol açar ve daha fazla zarar görmesine neden olabilir.
Burada esas sorulması gereken soru şudur: “Otistik bireylerin genellikle dokunma hassasiyeti vardır. Acaba bu kurum ve benzeri yerlerde çalışan görevlilere, kriz anında bu çocuklara nasıl müdahale edileceği konusunda eğitim veriliyor mu? Görevliler bu konuda eğitiliyor mu?” Bence sık sık karşılaştığımız bu tür olayların nedeni, bu soruların cevabında gizli.
Bu konu, gerçekten çok önemli ve hep göz ardı ediliyor. Görevliler bile bazen ne yapacaklarını, nasıl iletişim kuracaklarını bilemeyebiliyor ve bilinçsiz olduklarında ilk akıllarına gelen refleks fiziksel güç kullanmak oluyor. Bu durumda da maalesef bu tür olaylar kaçınılmaz hale geliyor.
Bakın arkadaşlar, çok yakında dünyada fiziksel gücün önemi kalmayacak. Bilgisayarlarımızı, cep telefonlarımızı ve birçok cihazı sadece gözlerimizle ya da sesli komutlarla kullanabileceğiz. Gelecekte, insanlarla iletişim kuran yapay zekalı cihazlar olacak; güç gerektiren birçok işi onlar yapacak.
Tabii biz iletişimi doğru kurmayı öğrenebilirsek. Çünkü hâlâ yapay zekayı açıp bir şeyler sormak, öğrenmek yerine, “Bir küfür edeyim bakalım ne diyecek?” diyen zihin yapıları var. Dünya, yapay zekadan ve teknolojiden bir şeyler öğrenmeye çalışıyor; biz küfür ediyoruz. İletişim kurma konusunda ne kadar başarılı olduğumuz buradan bile anlaşılıyor. Lakin artık doğru yerde, doğru şekilde iletişim kurmayı öğrenmeliyiz. Bir olayda öncelikle fiziksel güç kullanmayı değil, iletişimi tercih etmeliyiz. Eğer bunu başarabilirsek, çağın gerisinde kalmayız. En önemlisi de, bahsettiğim sorunların yaşanmasını önleriz.
Yazan: Onur Ustaoğlu- Seslendiren: Meryem Coşkunca – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar
Bir yanıt bırakın