Yazıyı Özge Nur Dilber’in sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…
Bundan yıllar önce, doğarken talihsizlik yaşayan, doktorların “Bu çocuk konuşamaz, yürüyemez, hatta zihinsel gelişimi de beklenenden geri kalabilir” dediği bir çocuk varmış.
Bu çocuk iki yaşına geldiğinde bazı şeyleri başarmaya başlamış. Doktorlar onu zeka testine almışlar. Zekâsı yetersiz denilen çocuğun zeka seviyesi, normal insanın üstünde çıkmış ve yavaş yavaş, biraz bozuk da olsa konuşmaya başlamış.
Her şeyi, herkesi, etrafındaki insanlara sorarak öğrenmeye çalışıyormuş. Okuma yazmayı hiç okula gitmeden, evde 3 ay içinde öğrenmiş. Sonra da hep kendini geliştirmiş.
Bilgisayar ve elektronik eşyalara karşı çok meraklıymış. Evde, babasının oyun oynaması için aldığı Commodore 64 bilgisayarında bile program yazmaya başlamış.
Herkes, özellikle de doktorlar, bu çocuğun gelişimini şaşkınlıkla izliyormuş. En zor zeka oyunlarını, yapbozları çok kısa sürede yapıyormuş; yani güçlü bir fotografik hafızaya sahipmiş. Derken ailesi de bu çocuğa doğru bilgiyi ayırt etmeyi ve bilgiyi işe yarar şekilde kullanmayı öğretmiş.
Sonra günümüzde kullandığımız işletim sistemli bilgisayarlar ve internet ortaya çıkmış. Babası hemen bir bilgisayar almış ama çocuk nasıl kullanılır, hangi program ne işe yarar bilmiyormuş. Bunun üzerine bilgisayar öğretmeni olan bir komşularını çağırmışlar.
Öğretmen çocuğu yanına alıp anlatmaya başlamış: “Şu program şu işe yarar, bunları yapabilirsin” diye. Arada çocuğa soruyormuş:
– Yoruldun mu?
Çocuk gülümseyerek:
– Siz kesmeyin, anlatın, diyormuş.
Öğretmen, sınıfta 30 saatte anlattığı dersi bu çocuğa 1 saatte anlatmış. Ailesine dönüp:
– Keşke bütün öğrencilerim onun gibi olsa. Ne verdiysem aldı hafızasına, demiş.
Böylece bizim çocuğun bilgisayar eğitimi tamamlanmış. Sonra kendini bilgisayar ve internet konusunda geliştirmeye başlamış. Kod yazarak web sayfaları oluşturmuş. İnternetten öyle insanlara ulaşmış ki, onlara öyle akıllı sorularla yaklaşmış ki, insanlarda iz bırakır hale gelmiş.
Ama yine de bazı insanlar, “Bu çocuk ne yaparsa yapsın, boşuna çabalıyor” diyorlarmış.
Bir gün evde otururken bir yerel haber portalına mail atmış:
– Ben yaşadığım engelleri anlatmak istiyorum. Anlatarak engelleri aşmak istiyorum. Bana bir köşe verebilir misiniz, yazabileceğim?
Ve köşe yazarlığına başlamış. Çok geçmeden haber sitesinin yazı işleri sorumluluğuna kadar yükselmiş.
Sonra basılı bir gazeteye geçmiş. Gazeteciliği ve yazarlığı iyice öğrenmiş. Arkadaşlarıyla köşe yazılarını seslendirmeye başlamış.
2016 yılında Türkiye’nin ilk sesli kitap çalışmalarından birine imza atmış.
Şu anda ise heyecanla, 18 Mayıs 2025 Pazar günü saat 13.00’te yapacağı ikinci kitabının imza ve farkındalık gününe hazırlanıyor.
Bir yandan da bilgisayarın başında bu yazıları yazıyor.
Yani o kadar inatçı bir insan ki, her şeye yetişmeye çalışıyor.
İnanın, bazen ben bile gıcık oluyorum kendisine… ama işte, inat da azim de karakterin bir parçası olunca durmak kolay olmuyor.
Evet, doğru tahmin… Anlattığım kişi benim.
Şimdi gülümsediğinizi ve “Onur, niye böyle başladın?” dediğinizi duyar gibiyim.
Ama bazen insanın, yaptıklarını ve nasıl bir mücadeleden geldiğini, yeteneklerini hatırlaması iyi oluyor.
Hele yeni bir heyecan arifesindeyken bu, daha da iyi oluyor.
Şimdi buradan heyecanla ve keyifle… Bolu’da doğmuş, büyümüş, engelleri aşarak yetişmiş, kendi çapında bir şeyler yazmaya çalışan bir yazar olarak…
Yeni kitabım **“Hayatın Kesişme Noktaları”**nın ilk imza ve farkındalık günü için
18 Mayıs 2025 Pazar günü, yani bu hafta sonu,
Saat 13.00’te, 14 Burada AVM’deki Günce Kitap Evine herkesi bekliyorum.
Programı bizzat ben planladım. Harika bilgiler, sürpriz konuklar…
Hatta etkinlik içinde küçük sürprizler ve tabii yeni kitabımızı imzalı ve avantajlı temin etme fırsatı sizleri bekliyor.
Vallahi ben olsam hiç kaçırmam! 😊
Bakın değerli arkadaşlar… Yazının başında anlattığım, doktorların bile “bu çocuktan adam olmaz” dediği o çocuk,
orada tüm neşesiyle ve inadıyla sizleri bekliyor olacak.
O çocukla tanışmak istiyorsanız,
onun gözüyle hayatı ve Bolu’yu görmek istiyorsanız,
bu fırsatı kaçırmamanızı öneririm.
Çünkü o gün…
Her şey çok eğlenceli ve güzel olacak. 😊
Yazan : Onur Ustaoğlu – Seslendiren Özge Nur Dilber – Bolçinin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar
Bir yanıt bırakın