GERÇEKTEN FARKINDALIK İÇİN Mİ ?

Onur Ustaoğlu Konuşan yazı
Onur Ustaoğlu Konuşan yazılar

Yazıyı Meryem Coşkunca’nın sesinden dinlemek için videoyu çalıştırın…

Evet yine yılın hiç sevmediğim, niye yapıldığını anlamlandıramadığım ve muhtemelen hiç anlamlandıramayacağım; ismi çok havalı ama içi boş günlerinden birini bayram gibi kutlayarak geride bıraktık. Neden bahsettiğimi beni yakından tanıyanlar hemen anladı ve gülümsemeye başladı bile. Evet, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ve haftasından bahsediyorum.

Ne kadar şaşalı bir isim geliyor kulağa… Bu ismi duyan biri, o gün tüm dünyadaki engellerin kalktığını, herkesin engellenen bireyleri dinlediğini ve anladığını sanıyor. Ben yıllardır 3 Aralık günüyle ve haftasıyla ilgili düşüncelerimi yazıyorum ve her yıl kendime bile kızarak yapıyorum bunu. Çünkü kimsenin kimseyi anladığı yok. Bu icat edilen günde çoğu yetkili sadece gösteriş ve biraz da vicdan rahatlatma derdinde.

Hatta çoğu kişi “Engelliler gününüz kutlu olsun” diyor. Yani aslında bize “İyi ki engellisin, kutlu olsun” demiş oluyor farkında bile olmadan. Tabi ülkeyi yönetenler ve yetkililer böyle davranınca sokaktakiler de sorgulamadan Engelliler Gününü bayram gibi kutlamaya başlıyor. Hem de son yıllarda çok daha fazla. Ne olur arkadaşlar, biraz bilinç, biraz empati. 3 Aralık kutlanacak bir gün değildir. Tam tersi, bence ayrımcılığın ve gösterişin doruklara çıktığı, insanların utanması gereken bir gündür.

Bir defa şunda anlaşalım: Dünyada “engelli” diye bir varlık yoktur.
İnsanların yaptığı ya da yapmadığı şeylerle engellenen insanlar vardır.
Bu günlerde engellenen insanları değil, onları engelleyen unsurları ve faktörleri konuşmalıyız. Bu insanlar niye engelleniyor? Engelleri nasıl ortadan kaldırırız? Asıl tartışılması gereken budur.

Mesela ben hemen kimsenin sormadığı birkaç soru sorayım:

• “İki yıl önce engel oranını belirleyen yasa maddesi sessiz sedasız değiştirildi. Şimdi bu düzenleme yüzünden birçok kişinin maaşı kesiliyor; bunu neden kimse konuşmuyor?”

Engellenen bireyler için erişilebilirlik düzenlemeleri yasayla güvence altındayken, kamuya açık yerlerde bu düzenlemelerin yapılması zorunluyken yeterli denetimler neden hâlâ yapılmıyor? Ben bazı kurumlara girmeye çalışırken niye zorlanıyorum?

• Türkiye’de engellenen bir birey neden ayda sadece 8 saat devlet destekli özel eğitim alıyor?
Bazı gelişmiş ülkelerde bu eğitim ayda 40 saate çıkıyor. Bazı durumlarda engellenen birey için eğitim, ilaçtan daha etkili. Hani nerede eğitimde fırsat eşitliği?

• 2005 yılında resmi kayıtlara göre ülkemizin %12’si engellenen bireylerden oluşuyordu.
Bu oran neden güncellenmedi? Aradan geçen yıllarda hiçbir çalışma yapılmadı mı?

• %12’lik bir kesimden bahsederken televizyonlarda, sokakta, iş yaşamında bu kadar az engellenen birey görmek normal mi?

• Çalışabilecek durumdaki engellenen bireylere neden güvenli iş ortamları sunulmuyor?
Sadece maaş ya da bakım parası verilip “evde otur” mu deniliyor?

• Ve en önemlisi: Neden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde artık engellenen bireyler yeterince temsil edilmiyor?
Neden sorunlar konuşulmuyor, çözümler üretilmiyor?

Evet biliyorum, bu sorular zor. Belki daha önce duymadınız. Belki bunları sorduğum için kızacaksınız. Ama siz de biliyorsunuz ki, asıl konuşmamız gereken bunlar.

Bakın arkadaşlar, gelin bu icat edilen günleri ve süslü sözleri bir kenara bırakalım. Hepimizin amacı engelsiz ve özgür bir ülkede yaşamaksa bunun günü olmaz. Her gün farkındalık günüymüş gibi yaşayalım.
Burada sorduğum soruların üzerine düşünelim. Gösteriş yapmadan, ayrımcılık üretmeden çözümler bulalım. En önemlisi, “Ben yaptım oldu” mantığını bırakıp engellenen bireylere sorarak, dinleyerek, gözlemleyerek ilerleyelim. Çünkü kimse yaşamadığı bir sorunu bilemez.

Ben inanıyorum…
Bunları yapabilirsek daha engelsiz, daha özgür, daha üretken ve insanların daha mutlu olduğu bir ülkede yaşarız.

Yazan : Onur Ustaoğlu – Seslendiren:  Meryem Coşkunca – Bolçi’nin Katkılarıyla Bolu Olay Gündem Gazetesi Konuşan Yazılar

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*